Ülkemiz son derece kritik bir dönemden geçerken başta sosyal medya olmak üzere siber ağlardaki bilgi kirliliği ve manipülasyonlar giderek yoğunlaşmaya ve yer yer provokasyonlara yol açmaya başladı. Elbette sosyal medya haber çeşitliliği, anlaşılırlık, hız ve etkileşim açılarından geleneksel medyalardan giderek daha fazla hayatımızda ancak ekranlarımıza düşen her paylaşımı da gerçek olarak kabul edip bu kabulün yarattığı duygu ve düşünce hezeyanına da kuşkuyla yaklaşmamızda fayda var. . Kuşkusuz bu ‘kuşkuyla yaklaşma’ sürecine daha İnternet’e ilk girdiğimiz günden itibaren dahil olmamız lazımdı ama “Bir musibet bin nasihatten iyidir“ atasözünü şiar edinmiş bir toplumun bu şekilde ‘ilerlemesi’ de doğal.
Evet, artık kuşku duyma, sorgulama ve analiz etme, kısacası hakikat arayışında bilinçlenme zamanı!
Aslında bu bilinçlendirmeyi medya okur-yazarlığı, gazetecilik ilkeleri ve etiği konusundaki birikimi üzerine sosyal medyayı da deneyimlemiş geleneksel medya erbabının yapması çok daha doğru ama onlar şu anda bu kaotik ve manipülatif sürecin o kadar içine girdiler ki, böyle bir misyon aklıselim sahibi olanların bile aklına gelmiyor. Yeni Medya ortamında her vatandaşın ve kurumun birer yayıncı olduğu gerçeğinden hareketle, kendi naçizane bilgi ve deneyimim çerçevesinde üzerimize boca edilen bunca kirli enformasyon içinden doğruyu ayırt ve idrak edebilmek ve doğruları paylaşabilmek adına dikkat edilmesi gereken önemli birkaç noktayı paylaşmak isterim.
Öncelikle Yeni Medya olarak tanımladığımız sosyal medya platformları, bloglar, web sitelerinde her okuduğunuz, duyduğunuz ve gördüğünüze inanma alışkanlığınızdan vaz geçin. Örneğin Google ya da Twitter’dan yaptığınız aramalarda önünüze ilk gelen sonuca bakıp bir kanaate ulaşmak son derece risklidir. En güvendiğiniz kişi ya da kurumların iyi niyetli bile olsalar, hata yapabileceğini kabul edin. Gazeteciliğin temel ilkelerinden biri (belki de en önemlisi) bir haberi en az iki güvenilir kaynaktan teyit etmeden doğruluğuna kanaat etmemektir. Yeni Medya ve özellikle sosyal medya için bu sayı ikiden fazla ve hatta kafanızdaki kuşkuları tamamen gidecek kadar fazla sayıda olmalıdır. Konunun tarafı ve muhalifi çok sayıda farklı görüşü nesnel bir gözle okumak, ona ilişkin bakışınızı sağlamlaştırır. Kimileri karşı çıksa da kişisel olarak başta Ekşi Sözlük olmak üzere tüm sözlüklerin bu amaçla kullanılabileceğini düşünüyorum.
Özellikle geniş kitleleri ilgilendiren ya da sizin için önemli kişi ve kurumlarla ilgili sosyal medyada yapılan paylaşımlarda paylaşımı yapan kaynağın kim olduğunu ve geçmişteki paylaşımlarına bakın ve bu paylaşımlar içinden rastgele bir kaçına bakıp doğruluğunu kontrol edin. Size güven vermiyorsa o kişi, kurum ve paylaşımlarından uzak durun, gerekirse engelleyin.
Önemli bir konuda bir paylaşım yaparken ya da bir başkasının paylaşımını yaygınlaştırırken, İnternet jargonunda sıkça kullanılan ve aslında bir Yeşilçam repliği olan ‘Hele bi soluklan yiğidim!’ sözünü düstur edinin. Eğer konuya ilişkin kesin bir kanaatiniz yoksa, ‘….den duyduğuma göre’, ‘…de yazdığına göre’, ‘iddia ediliyor’, ‘söylentisi var’ gibi konuya ilişkin kesin kanaat sahibi olmadığınızı belirten sözcük kalıplarını kullanın. Eğer bir yayıncı kurum ya da marka hesabını yönetiyorsanız paylaşımlarınızın başına ‘TEYİTLİ BİLGİ’, ‘İDDİA’ vb. ibareler koymanız size güveni arttırır ve uzun vadede itibarınızı güvenceye alır. Yaptığınız paylaşımlara gelen tepkilere karşı (özellikle kurumsal bir hesap yönetiyorsanız) serinkanlı olun. Yanıt vermeyi düşündüğünüz profilleri tanımıyorsanız (tanıdık gibi gelse bile) mutlaka inceleyin. Yanıt vereceğiniz profillerden üslubunu agresif bulduklarınıza nazikçe yanıt verin. Eğer aynı agresiflik sürüyorsa dialogunuzu sonlandırın. NTVSondakika, vb. yanıltıcı ve sahtekarlık kokan profillere asla güvenmeyin. Troll, manipülatör profillerle de her ne yazarlarsa yazsınlar, muhatap olmayın.
Bir önemli tavsiyem de, sosyal medyada her konuya ilişkin görüş belirtme ya da yaygınlaştırma gibi bir zorunluluğunuzun olmamasını idrak etmeniz. Bazen sükut altından bile değerlidir ve size paylaşım yapmanız konusunda gelebilecek zorlama ve baskılara da en güzel yanıttır.
Son olarak, sadece sosyal medyadan tanıştığınız ve sizinle aynı görüşü paylaşıyor gibi görünen profillerin gazına gelip kişilere, kurumlara karşı paylaşımlar yapmayın, sokaklara dökümeyin. Özellikle yönettiğiniz kurumsal hesapları buna alet etmeyin. Unutmayın, sosyal medyada yazılan hiç birşey pişman olsanız veya korkup silseniz bile kaybolmaz, kaydedilir ve hemen olmazsa bile günü geldiğinde önünüze konur.
Sözün özü, Yeni Medya’da önümüze sunulan her “gerçeklik”, gerçeği yansıtmayabilir. Gerçek ile “gerçeklik” arasındaki farkı bulmak ise, herkes için bir bilinç ve vicdani sorumluluk olmalı; ülkemizin birliği, huzuru ve bir arada yaşama arzusu adına…
NOT: Bireysel olarak etkin bir sosyal medya yayıncısı olmak ya da gazeteciliğin temel ilkelerini sosyal medya ruhuyla harmanlamak isteyenler, Gazeteci-Akademisyen Attilla Girgin’in Gazeteciliğin Temel İlkeleri’ni anlattığı kitabını öneririm. İlgilenenler şuradan indirebilir. #KesinBilgi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder