6 Eylül 2014 Cumartesi

Vadi’den Notlar

Dünyanın dört bir yanındaki yüksek teknoloji insanı için 21. yüzyılın yeni “Amerikan Rüyası” aslında bir kabusun ta kendisi mi?

En yakın mekanı bul, en tenha güzergaha gir, en lezzetli yemeği ye, en fazla adımı at, en uygun vitamini al, en doğru kişilerle tanış, en niş sektöre en erken gir, en yıkıcı yeniliğe imza at ve en fazla parayı kazan!..

Yıllık 40 milyar $ risk sermayesinin aktığı ve çalışanlara ortalama 200 bin $ maaş ödendiği Californiya Eyaleti’nin Silikon Vadisi olarak adlandırılan yüksek teknoloji bölgesindeyiz iki haftadır. Her yıl dünyanın dört bir yanından 20bine yakın insanı bünyesine katan Vadi’de kişisel olarak gözlemlediğim en ilginç  husus, patronundan çalışanına sayıları milyonlarla ifade edilebilecek yüksek teknoloji ahalisinin yaşam döngüsünün, üç aşağı beş yukarı yukarıda sloganlaştırmaya çalıştığım hedefler üzerine kurulu olması. Kaldığımız süre boyunca bizim de ister istemez içine dahil olduğumuz bu döngünün siber araçları Apple, Google, Facebook, LinkedIn, Foursquare gibi siber dünyanın devleri ile onların etrafında kümelenen bir yığın girişimciden oluşan eko-sistem tarafından geliştiriliyor ve en önce de Silikon Vadisi ve çevresinde kullanılıyor. Artık kuruluş dönemini geride bırakan siber dünyanın devleri içinse en öncelikli konular, mevcut hizmetlerin kullanıcı etkileşimi ve deneyimini geliştirmek.

Biz de bu konudaki büyük ilerlemeleri kaldığımız süre boyunca test etme imkanı bulduk. Mesela bölgenin hiç bilmediğimiz karmaşık ve yoğun trafiğe sahip otoyollarını Google Maps sayesinde kaybolmadan ve en az trafiğe sahip rotalarından en kısa sürede kat ettik. En yakın market, benzin istasyonu, park yeri gibi acil sorunlarımızı da çözdük. Üstelik o saatte hangi market açık ya da kapalı, hangi park yeri kaç para alıyor gibi kritik bilgilerle de hata yapmamızı engelledi. Hatta 5 şeritli bir yolda sola dönerken varış noktamıza göre iç şeritten mi dış şeritten mi döneceğimize kadar karıştı. Google Maps’in Türkiye’de de hizmette olan uygulama da bu ama buradaki fark market, park yeri gibi Vadi’deki tüm oyuncuların kendileri için olan katma değeri görerek hizmetin mükemmelleşmesine doğru ve ayrıntılı içerik sağlayarak katılması. Bu sayede biz geceyarısı açık olan marketten alışveriş yapabildik, en ucuz parkyerini bulabildik ve Google’a teşekkür ettik. Bizim gibi buranın ahalisi de bu servisleri kullanarak verimlilik ve tasarruf sağlıyor Üstelik sadece Google değil Apple ve diğer harita servisleri de oldukça iyi ve yoğun biçimde kullanılmakta.

Tabii bu işin olumlu yüzü. Madalyonun diğer yanında ise, kullanıcıların yükledikleri içerik ve her hareketinin kullandıkları cihaz ve uygulamalar tarafından kaydedildiği Büyük Birader’e dönüşme riski yüksek şirketler var. Kuşkusuz kullanıcılar “ücretsiz” hizmetlerin kendilerine sağladıkları katma değeri yüksek faydalara çok alıştı ve beğendikçe daha fazla bilgi de vermeye başlıyorlar. Ancak bu fayda, paylaşılan bilgilerin başkaları ya da geçen hafta Hollywood yıldızlarının mahrem görüntülerinin ortalığa saçılmasındaki gibi kamuoyunun gündemine düşmesi aşamasına gelirse, aslında bu rüyanın sonunun o kadar tatlı bitmediğinin de hem kullanıcılar hem de çok daha fazlasıyla Silkon Vadisi’nin devleri farketmeliler.

Google’ın kuruluş mottosu “Şeytan olma!” sözleri ama o kadar bilgi elinizdeyken şeytana uymamak ciddi direnç gerektiren bir etik duruş meselesi. Ama inanıyorum ki bu tür mahremiyet skandalları artarak sürerse, yakın dönem Silikon Vadisi girişimciliğinin en ayrıştırıcı (ve fırsat) noktası, teknolojide ne kadar ileri olduğunuz ya da kullanıcı deneyiminizin ne kadar iyi olduğundan ziyade iş ortaklarınıza ve kullanıcılarınıza ne kadar etik davrandığınız, onların mahremiyetine ne kadar saygı gösterdiğiniz olacak. Örneği ise şimdiden hazır; son dönemin en yeni ama popüler sosyal medya platformu Snapchat. Neden mi? Kullanıcıların her türlü paylaşımı en geç 24 saat içinde tamamıyla siliniyor da ondan!

Yazıyı, “Vadi’de Türk’ün gücünü gösterdiğimiz” bir yaşanmış olayla noktalayalım; Derslerimde kullanmak için merkezi Silikon Vadisi’nde bulunan bir elektronik aksesuvar parçası üreticisinin web sitesine girdik. Orada doğrudan sipariş verebilme olanağı olduğu halde “üründen iyice emin olmak” için firmanın müşteri hizmetlerini telefonunu aradık. Çıkan görevlinin söylediklerinden tam ikna olmadık ve kendisinden firmanın genel merkezinin adresi istedik. Yetinmedik, o adrese gittik ve “call-center” görevlisiyle yüzyüze görüştük. Bununla da yetinmedik, firmanın deposuna gidip bir tane ürün seçtikten sonra muhasebe departmanına gidip ürünü burada satın almak istediğimizi söyledik ve fatura istedik. Tabii ki bununla da yetinmedik ve parayı da kredi kartıyla değil nakit olarak ödemek istediğimizi söyledik. 349.95 dolar tutan ürün için 350 dolar verdik ve paranın üstünü istedik. Ve genel merkezine hiç bir müşterinin uğramadığı ve tüm iş sürecini online ortamda kredi kartı ödemesiyle alan firma yetkililerinin şaşkın şaşkın “bize tüm bunları nasıl yaptırabildiler?” bakışları eşliğinde binayı terk ettik.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder