Oxford Sözlükleri tarafından 2013 yılının “en popüler İngilizce sözcüğü’ seçilen Selfie’ye ilişkin geçen yıl bolca yazıp çizmiştik. Tabii o zamanlar kabaca ‘kişilerin bir telefon ya da bilgisayar kamerasıyla çektikleri kendi görüntülerini sosyal medya ortamında paylaşmaları’ olarak tanımladığımız Selfie’nin Türkçe karşılıği yoktu. Ancak geçen zaman içinde sözcüğün İngilizce olarak yaygınlaşmasının ardından harekete geçen Türk Dil Kurumu (TDK), kamuoyuna bir çağrı yaparak sözcük için Türkçe karşılık önermelerini istedi. Birkaç aydan beri yapılan 1000den fazla öneriyi değerlendiren kurum, bunlar arasından özçekim sözcüğünde karar kılmış.
Karar kamuoyuna açıklanır açıklanmaz sosyal medyadan yoğun eleştiriler aldı. Eleştirilerin bir kısmı alternatif olarak önerilen görçek, çeklaçek gibi sözcüklerin seçilen sözcükten çok daha fazla benimseneceğini savunurken, diğer bir kısmı da sözcüğün başka dillerde de özgün İngilizce şekliyle kullanıldığını ve bu nedenle türkçe karşılığının bulunmasına gerek olmadığını vurguladı.
Kuşkusuz bu seçimin de ve hatta Türk Dil Kurumu’nun da eleştirilecek epey yanı var. Örneğin; mesleki ve tematik alanlarda türeyen ve dilimize giren yabancı sözcüklerin istilasına karşı uzun yıllar boyunca uygun karşılıklar üretilemedi ve üretilen az sayıda karşılık da yaygınlaştırılamadı. Oysa 70li yıllarda her meslek ya da temanın uzmanlarının katılımı sayesinde toplum tarafından benimsenen başarılı karşılıklar üretilirdi. Bilgisayar, bilgi, iletişim gibi sözcükler hep bu dönemin ürünüydü.
Selfie konusuna dönersek, bence TDK bu defa doğru yaptı ve en azından doğru bir yol izledi. Kişisel olarak toplumumuz tarafından yaygın kullanılan her sözcüğün mutlaka bir Türkçe karşılığının olması gerektiğine inanlardanım. Her gelen sözcüğü dilimize uyarlamayıp doğrudan kullandığımız zaman, Türkçe’nin mantık örgüsünün bozulacağını ve bunun da giderek anlayış ve kavrayışımızı zayıflatacağını düşünüyorum. Bu nedenle Selfie sözcüğünün de, diğer tüm yabancı kökenli sözcüklerin de, Türkçe mantık ve dil yapısına uygun bir karşılıkla sözcük hazinemizde yer almasını gönülden destekliyorum.
Özçekim sözcüğünün uygun karşılık olup olmadığı eleştirilerini ise, uzmanlık alanım olmadığı için vereceğim yanıt isabetli olur mu bilemiyorum ancak kişisel görüşüm, tanımı en fazla kavrayan ve dil yapımıza en uyan önerilerden biri olduğu yönünde. Kuşkusuz benimki de öznel bir değerlendirme ama en azından izlenen “kamuoyundan öneri toplama” yönteminin bundan sonraki karşılık bulma çalışmalarında da izlenmesini ancak seçimin sözcükle ilgili alanlardan uzmanların katılımıyla yapılması gerektiğinin de altını çiziyorum.
İnternet ve mobil ağlar geliştikçe daha çok ete kemiğe bürünecek siber dünyada geliştirilen ortak dil, her dil gibi Türkçemizi de etkileyecek. Aslında bu, kimilerinin iddia ettiği gibi, bir tehdit değil; aksine bir yanıyla sesin ötesinde yazı karakterleri, jest ile mimikleri de içine alan yeni bir dünya dili ve kültürünün bir parçası olma fırsatı, öte yanıyla da siber dünyadaki tüm bu gelişmelere kafa yorarak bunları doğru bir kavrayışla kendi dilimizde uygun karşılık bularak ifade edebilme ve bu sayede toplumun eski ve yeni kuşaklarını bir araya getirecek ortak bir anlayışı yakalayabilme şansı!
Sonuç olarak işin özü, anlayış ve kavrayışta!