Geleneksel Medya hala Yeni Medya dönüşümüne ayak diretirken, siber topraklarda doğan Yeni Medya yayıncıları mobil gazetecilik dönemine doğru ilerliyor.
Bu blogu açıp yazmaya başladığımdan bu yana hemen hemen 5 yıl oluyor ve neredeyse ilk yazımdan itibaren medya sektörünün siber dünyaya doğru evrilmesinin zorunluluğuna ilişkin sayısız yazı yazdım, takip edebildiğimce yurtdışındaki gelişmeleri aktarmaya çalıştım, araştırma raporlarındaki rakamları ve satır aralarını bu köşede yorumlamaya çalıştım ama nafile. Yeni Medya konusunda kalem oynatan az sayıda kalemşör ve hatta geleneksel medyadan kovulup Yeni Medya’nın nimetlerinden faydalanmaya başlayan geleneksel gazetecilerin uyarıları bile fayda etmiyor bu köhnemiş medya düzenine. ‘Dostlar alışverişte görsün.” misali yapılan yanlış uygulamaların berbat rakamsal sonuçları, medya patronlarının önüne konulmakta ve “Yeni Medya, Yeni Medya diyorsunuz ama hala parayı gazeteden kazanıyoruz!” şeklinde şark kurnazlıklarıyla reklamverenin de aklı çelinip aynı ahbap-çavuş ilişkileriyle devam ediliyor yola.
Şişirme tirajlar ve gazetelerin bu reklam etkisi balonu nereye kadar gider bilinmez ama ABD’de yolun sonuna gelinmekte olduğunu medya analisti Clay Shirky, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı “Son Çağrı” başlıklı analizi ile ilan etti bile!
Shirky, ülkedeki yerel gazetelerin çoğunun kapanmaya başladığını ve ulusal gazeteler gelirlerinin de hafta sonu gazete okuma alışkanlığının konforunda sıkışıp kaldığını belirtiyor yazısında. Buna karşılık 1990lardan itibaren doğan dijital yerli kuşağın kağıttan gazete okuma gibi bir alışkanlığı olmadığı gibi eski okuyucuların bile bir gün öncesinin “bayat” kağıt mecrasını kaderine terkedip taze, heyecanlı ve etkileşimli olan İnternet ve hatta ondan da daha ağırlıklı biçimde mobil mecraya doğru kaydığının altını çiziyor ve geleneksel gazetecilere işlerini kaybettikleri zaman işsiz kalmamaları için 3 temel unsuru şimdiden öğrenmeye başlamalarının kendilerinin yararına olacağını ifade ediyor; Veri analizi, sosyal medya ve (eski gazetecilikteki uzmanlaşmanın aksine) bir çok yetkinliği bir arada yapabilme becerisi.
Shirky’in yazısı gazetelerin ne kadarının umrunda bilinmez ancak bu 3 unsuru birlikte son derece etkin biçimde kullanmaya başlayan Yeni Medya yayıncıları var. Bunların kimisi Vice.com, Buzzfeed.com gibi oluşumların çatısı altında toplanıp bu unsurları tümleştirmekte, kimisi de Tim Pool gibi bağımsız çalışmakta ve yeni medyanın teknolojik araçları üzerinden yayıncılık yapmaktalar. Özellikle ABD ve Avrupa’da birkaç yıldır tartışılan bu yeni yayıncılık türüne, araçların ağırlıklı mobil cihaz ve teknolojiler olmasından ötürü Mobil Gazetecilik adı verilmekte ve bu işlevi yerine getirenler de MoJo (Mobile Journalist) olarak tanımlanmakta.
Mobil gazetecilerin farkı, geleneksel muhabirler gibi sahadan merkeze rapor eden ve orada editoryal işlemi tamamlandıktan sonra servis edilen bir yayıncılık yerine malumat toplama, bilgileri bir araya getirme, doğrulama, hikayeleştirme ve sunma süreçlerinin tamamını kendisinin yaptığı yeni bir anlayış. Bu bağlamda, cep telefonu ve tablet gibi mobil cihazların yüksek çözünürlüklü kameraları, internet ve arama motoru erişimi, edit işlemlerini yapabileceği (1st video gibi) mobil uygulamalar ve canlı yayın platformları onları adeta tek başına bir gazetenin işlevine ulaştırmakta.
Yeni teknolojileri de son derece iyi deneyimleyen bu yeni kuşak mobil gazetecilerin özellikle toplumsal olaylarda sahadan yaptıkları yayınlar, çoğu zaman geleneksel gazetecilerin plaza haberciliğinden daha fazla ilgi çekmekte. İlginç bir örnek, bağımsız gazeteci Tim Pool’un Gezi olayları sırasında gözünde Google Glass ile yaptığı canlı yayınlar tüm dünyada ilgiyle karşılandı.
Şu sıralar Ferguson gibi benzeri olaylardaki saha performansları ve haber için gerekli tüm unsurları bir araya getirebilme becerileri sayesinde mobil gazetecilerin popülaritesi giderek artmakta.
Geleneksel medyanın geleceği yeni medyada ama yeni medyanın geleceğinin de mobilde olduğunun altını çizerek yazıyı noktalayalım. Ama bir dakika, peki ya bizde durum ne? “Hele bir ilkini yapalım da. Durun yahu, reklamveren daha buna hazır değil ki? Bence bekleyelim birkaç sene daha. Zaten o zamana kadar kim öle, kim kala!..”