İnternet’i müşterilerin ücretsiz kullanımına sunmak, şirketlere bir fayda sağlar mı? İngiltere’deki ilginç bir örnek, sorunun yanıtına ışık tutabilir.
Geçtiğimiz hafta kızımın doğum günü için ricasını kırmayıp onu İngiltere’deki Chessington Eğlence Parkına götürdük. Londra’ya 1 saat uzaklıkta ve içinde oldukça fazla aktivite bulunan bu devasa parkın tadını olabildiğince uzun çıkartmak amacıyla sabah erkenden yola çıkıp günün ilk müşterileri olarak içeri girdik. Giriş sırasında verdikleri Park haritası üzerinden aktivite planımızı yaptıktan sonra elim bir refleks olarak cep telefonuma gitti ve kabarık fatura gelir korkusuyla mobil internet servisinin kapalı olup olmadığını bir kez daha kontrol ettikten sonra o “dağbaşında” umutsuzca bir ücretsiz wi-fi hizmeti aramaya başladım. İşin tuhafı, buldum da!
Eşim ve kızıma müjdeyi verirken ben yoğun e-posta, mesaj ve sosyal medya iletişim trafiğini yönetebileceğim için keyifleniyordum. Kızım ise, doğum gününün eğlenceli anlarını arkadaşlarıyla yerinden ve anında paylaşabileceği için uçuyordu mutluluktan. Gün boyunca parkın her noktasının keyfini beraberce çıkarırken “oyunun boşluklarında” kızım, bir yandan doğum günü mesajlarını yanıtladı, diğer yandan da kendi sosyal ağı üzerinden parktaki keyifli anlarını paylaştı. Eh, ben de “göz ucuyla” bile olsa bakabildim gelişmelere!
Dönüş yolunda, İnternet’in ücretsiz olmasının işletmeye sağladığı faydaları düşündüm; öncelikle ziyaretçilerin eğlence parkında yaşadıklarını reklam değil de deneyim olarak paylaşması paha biçilmez ve kalıcı bir tanıtım. Zaten işletme de bunu teşvik etmek için ücretsiz wi-fi hizmetine bağlanır bağlanmaz önünüze sosyal medya paylaşımlarınızı tek tıkla yapabilmeniz için etkileşimli bir menü çıkartıyor. Tabii bu tanıtımı asıl mümkün kılan, yaşanılanı anında paylaşmayı mümkün kılan ücretsiz wi-fi hizmeti. Bu hizmeti ülke çapında her işletmeye yaygınlaştırmaya çalışan ise, İngiliz Sky medya grubu tarafından kurulan The Cloud adlı mobil internet servis sağlayıcısı.
İnternet erişiminin mobil cihazlara kaymaya başladığını gören şirket, her türlü kurum ve kuruluşun kendi müşteri kitleleri için ücretsiz wi-fi hizmetini anahtar teslimi sağlıyor. Londra’da gittiğim hemen her restoran, kafe, mağaza ve hatta istasyonda bu hizmete rastladım. E-posta ve şifre yazmaktan ibaret basit bir kayıt işleminin ardından anında İnternet erişiminiz veriliyor. The Cloud ile anlaşan her kuruluş, ücretsiz internet sayesinde hem kendi kitlesine özel bir fayda sağlıyor hem de müşterileriyle daha derin bir etkileşime giriyor.The Cloud’un çok kullanışlı bir akıllı telefon uygulaması da var. Uygulamayı indirdiğinizde, hem bulunduğunuz yerdeki en yakın ücretsiz wi-fi noktaları harita üzerinde gösteriliyor hem de o noktalardaki indirim ve fırsatlar da size sunuluyor.
Örneğin; Pizza Express adlı bir restoran zincirinin önüne geldiğinizde içeriye bile girmeden ücretsiz İnternet hizmetine bağlanabiliyorsunuz. Bağlanır bağlanmaz gördüğünüz ilk sayfada da size özel %25 indirim (ki bu oran sadece İnternet’ten alınabiliyor!) verilmekte. Mobil uygulamaları son birkaç yıldır çok etkin biçimde kullanan ve müşteri sayısını her yıl birkaç misli katlayan zincirin, Temmuz başında Çinli bir finans grubundan 1,5 milyar dolarlık yatırım aldığını da belirtelim.
Bunun turizm, ulaşım, finans gibi sektörlere dolaylı ama oldukça hacimli etkilerini de göz önüne alırsak büyük resim daha anlamlı hale gelir.
ABD’de iGR firması tarafından yeni yayınlanan bir araştırmaya göre, müşterilerin ücretsiz İnternet hizmeti veren firmaların mekanlarında hem daha fazla kaldıkları hem de daha fazla para harcadıkları saptanmış. Bu da İnternetin firmanın kendisinden başlayarak önce ticaret ve daha da önemlisi ekonominin sirkülasyonunu ve dolayısıyla iş hacmini arttıracağının da bir göstergesi bence.
İnternet, halihazırda firmalar için önemli ama bunun elektrik, su gibi hayati önemde olacağı günler çok yakın.
SON SÖZ: Ülkemizde, böyle bir fırsat potansiyel olarak söz konusu ama zihniyet olarak hala böylesi bir ticari düşünüşten uzaktayız; ne internet servis sağlayıcılar, ne de ticari kurum ve kuruluşlar içinde bu işbirliğini düşünecek ve zorlayacak bir yapı var, ne de içinde bulunduğumuz konjonktür böyle bir yenilik düşünmeye elverişli!